Soğuk havalar için broyler rasyon stratejileri
Broyler üretiminin başlamasından bu yana, endüstri, broyler üretiminde yüksek hava sıcaklıklarının getirdiği olumsuzlukların kolaylıkla üstesinden gelebilmektedir. Bununla birlikte, soğuk havalarda ısı ve hava dengesini sağlamak hala önemli sorunların başında gelmektedir.
Besleme uzmanının soğuk havalarda yaptığı ilk değişikliklerden biri yemdeki sodyumu azaltmaktır.
Soğuk havalarda sodyum düzeyini ne kadar düşüreceğinizi öncelikleriniz belirlemelidir.
23 Ocak 2023
Uğraş Kaynarca – Veteriner Hekim
Broyler üretiminin başlamasından bu yana, endüstri, broyler üretiminde yüksek hava sıcaklıklarının getirdiği olumsuzlukların kolaylıkla üstesinden gelebilmektedir. Bununla birlikte, soğuk havalarda ısı ve hava dengesini sağlamak hala önemli sorunların başında gelmektedir.
Kış aylarında kümes içinde soğuk hava ve yüksek nem nedeniyle, bağırsak sağlığı koksidiyoz ve enterik bakteriyel ve viral baskılara maruz kalmaktadır. Çoğu durumda besleme uzmanı, performansı korumaya, zemini daha kuru tutmaya ve ayak kalitesini iyileştirmeyi sağlamak için yem formülasyonunu ayarlamaya çalışmaktadır.
Yem formülasyon ayarlamaları, soğuk havalarda performansa yardımcı olmaktadır, ancak bu düzenleme, ideal ısıyı sağlamak ve hava akışını sağlıklı yönetmek kadar etkili değildir. Besleme uzmanı ve saha veteriner hekimi, yılın soğuk döneminde performansın düşmesini önlemek için birlikte çalışmaktadır.
Mineral ve elektrolit seviyesi
Besleme uzmanının soğuk havalarda yaptığı ilk değişikliklerden biri yemdeki sodyumu azaltmaktır.
Düşük sodyumun su alımını ve buna bağlı olarak su atılımını ve altlık nemini azaltabileceği çalışmalarla kanıtlanmıştır. Kışın elektrolit dengesinin ayarlanması, ayak tabanı kalitesi ve ayak tabanın dermatit yönünden refahı ve ayak tabanı ekonomisi ile genel üretim faydalarına göre yönlendirilmektedir.
Araştırmalar, optimum büyüme ve FCR değerlerini yakalamak için minimum sodyum gereksinimini belirlemektedir. Ancak belirtilen sodyum seviyesi, optimum altlık nem kontrolü ve ayak tabanı kalitesi için istenenden daha yüksek olabilir. Başka bir deyişle, soğuk havalarda sodyum düzeyini ne kadar düşüreceğinizi öncelikleriniz belirlemelidir.
Bazı çalışmalar, daha düşük sodyum seviyelerinin daha düşük altlık nemi ile sonuçlandığını göstermektedir. Çalışma, büyümeyi ve FCR değerlerini maksimize etmek için sodyum oranlarının, başlangıç rasyonlarında minimum %0.19 ve growth ve finih rasyonlarında %0.15 düzeyinde olması gerektiğini göstermektedir. Her durumun farklı olduğunu kabul ederek, broyler rasyonlarında tuz seviyelerini iyi performans, sağlık ve refah için uygun değerlerde düşürerek soğuk havaya karşı aşırı tepki vermeyecek düzeyde düşürmek ve optimum seviyede tutmak önemlidir.
Diğer araştırmalar, soğuk havalarda düşük kalsiyum ve fosfor düzeylerinin dışkı ve altlık nemini azaltacağını göstermiştir. Yine, azaltılmış mineraller daha düşük su alımına neden olmakta, ancak rasyonda mineral düzeyinin aşırı azaltılması da performansı etkilemektedir.
Ham protein ve amino asit ayarlamaları
Cobb-Vantress son zamanlarda, amino asit seviyelerini tavsiye edilen seviyelerin üzerine bile yükseltmenin daha iyi FCR değerlerini, daha yüksek büyüme oranlarını ve daha yüksek göğüs eti verimini destekleyeceğini göstermiştir. Sonrasında amino asit miktarının yoğunluğu ekonomik öncelikleri belirleme meselesi haline gelmektedir. Daha yüksek ham proteinli rasyonlar daha fazla su alımı, daha fazla su atılımı ve altlıkta daha fazla nitrojen birikmesi ile sonuçlanacaktır. Bu nedenle besleme uzmanları, daha yüksek ham proteinli rasyonlarla beslemekten kaynaklanan nem ve amonyak yükünü kaldıramıyorsa, düşük ham proteinli yemler kullanmalıdır.
Benzer şekilde, bazı çalışmalar ham proteini azaltmanın ve yemi daha yüksek seviyelerde kristalli amino asitlerle desteklemenin nitrojen atılımını ve bağırsak rahatsızlıklarını da azalttığını göstermiştir. Aslında, deneyimlere göre daha düşük protein içeren rasyonlar, özellikle soğuk havalarda bağırsak rahatsızlıklarını azaltıyor gibi görünmektedir. Ham protein seviyelerini düşürmenin doğasında bulunan azaltılmış metabolik ısı (sindirimden üretilen), yeterli tesis ısısının sağlanması üzerinde daha fazla baskı oluşturacaktır.
Soya fasulyesi yerine hayvansal protein kullanımı
Besleme uzmanları, soya fasulyesi küspesinden gelen proteininin yerine bir miktar güvenilir bir hayvansal protein kaynağı kullandıklarında performansta iyileşmeler ve daha iyi altlık koşulları gözlemlemektedirler. Soğuk havalarda, soya küspesindeki nişasta olmayan polisakkaritler ve yüksek potasyum seviyeleri bağırsak yolunu strese sokabileceğinden, bu strateji oldukça yararlı olmaktadır. Genel olarak, broyler rasyonundaki soya fasulyesi küspesi hayvansal protein kullanımı %31 eviyesinde %26 düzeyine düşürülebilirse ve tüm amino asitler dengelenirse, performans korunabilir ve altlık daha kuru olabilir.
Mısır ve soya ile beslenen piliçler ile ikame kümes hayvanı unu ile beslenen piliçler arasında karşılaştırmalar yapılmıştır. İlk grup piliçlerde mısır ve soya grubu sıvı yağ kaynağı olarak soya yağı kullanırken, hayvansal protein grubundaki piliçlerde kümes hayvanı yağı kullanıldı. Çalışmada, hayvansal protein grubu, tamamen bitkisel grupla aynı performans sonuçlarını gösterdi, ancak önemli ölçüde daha az su alımı ve dışkı nemi olduğu gözlemlendi.
Rasyonlar incelendiğinde, temel farkın hayvansal protein içeren rasyondaki düşük potasyum seviyeleri olduğu söylenebilmektedir. Bu çalışma yaygınlaşsaydı, tüm sebze üreticileri soya fasulyesi küspesi yerine kanola küspesi, ayçiçeği küspesi ve kurutulmuş damıtıcı taneleri gibi daha düşük potasyum protein kaynaklarını ikame edeceklerdi. Bu nedenle, protein ikamesi, iyi performansı korurken soğuk havalarda kötü altlık koşullarıyla mücadele etmeye yardımcı olan başka bir argüman sunmaktadır.
Isıtma mı, besleme mi?
Ortak tema, soğuk havalarda civcivlerin ürettiği ısıya güvenmeyerek ekstra ısı kaynaklarından yararlanmaktır.
Günlük sıcaklıklar 10°C’nin altına düştüğünde FCR değerlerinin bozulduğunu gözlemlenmiştir. Çoğu durumda üreticiler, kuluçka makinelerini ve ısıtıcıları kapatarak, kümesteki vücut ısısını kümeste termonötr (21,1°C) veya civarında tutmaya zorlayarak yakıt tüketimini kısıtlayacaklardır. Kümes içindeki sıcaklığı korumak için çaba sarf edildiğinden, taze hava girişi sınırlandırılır. Kanatlı ısısı kümes içinden kümes dışına basit termal transfer veya minimum havalandırma yoluyla aktarıldığı için çoğu durumda tek enerji kaynağı yemdir.
Arka planda başka bir ısı kaynağı olmadığından, civcivler kendilerini rahat hissetmek için daha fazla yem tüketeceklerdir. Ancak son zamanlarda, daha yaşlı sürülerde bile ısı oluştuğunda iyi FCR değerlerinin korunduğu durumlar görülmektedir. Kuzeydoğu ABD’ndeki bir örnek, güneşin ısıttığı havanın kümesin tavan arası plenumunda depolandıktan sonra kümesin içine çekildiği tavan arası menfezlerinin kullanılmasıdır. Bu ek ısıtma yönteminde uzmanlaşan üreticiler, FCR değerlerini iyileştirmiş, yakıt masrafında azalma ve daha kuru altlık sağlamıştır.
Batı Avrupa’da gözlemlenen başka bir sistem, saman kullanan kazan sistemiyle çalışıyordu. Kazan, tüm kümese sıcak hava sağlayan bir ısı eşanjörüne bağlandı. Bu tür sistemler, saman, odun veya selüloz peletleri dahil olmak üzere birden fazla ham madde kullanılarak çalışabilmektedir. Bu sisteme sahip çiftlikler daha iyi performans ve daha az pododermatit göstermiştir.
Propan en verimli yakıttır
Propan ile ısıtmak yem tüketiminden daha ucuza mal olmaktadır. Örneğin, 1 litre propanın 0,66 ABD dolarına mal olduğunu ve 24.024 BTU veya 6.054 kcal ürettiğini düşünelim. Basit bir ifadeyle, propanın maliyeti 1.000 kcal başına 0,11 ABD Dolarıdır. Aksine, ton başına 400 ABD Doları (kg başına 0,40 ABD Doları) ve kg başına 3.130 kcal yem maliyeti olan bir yetiştirici yemi, 1.000 kcal başına 0.1278 ABD Dolarına mal olacaktır.
Bununla birlikte, metabolize edilebilir enerji dağılımına ilişkin bir dizi bilgiye dayalı olarak, yem, vücut ısısı üretmede en iyi ihtimalle %40 düzeyinde verimlilik sağlamaktadır, bu nedenle yeni hesaplama 0,1278 ABD Doları bölü 0,40’tır, yani 1.000 kcal başına 0,32 ABD Doları’dır.
Bu hesaplama bir enerji karşılaştırması maliyetidir ve daha zayıf yem dönüşümünden kaynaklanan nem ve nitrojen tüketimini hesaba katmamaktadır. Bunu şöyle değerlendirdiğimizde,, 2 kg’lık bir etlik piliçte soğuk havalarda FCR değerlerinin beş puan kaybını düşünmektir. Bu, etlik piliç başına tüketilen ek 100 g yem, 313 ek kcal veya ek yem maliyetinde 0,10 ABD doları anlamına gelmektedir.
313 kaloriyi sağlamak için propan kullanılmış olsaydı, maliyet etlik piliç başına 0,0344 ABD doları olurdu.
Soğuk hava enerji seviyeleri
Bazı besleme uzmanları, yem alımını, büyümeyi ve FCR değerlerini korumayı sürdürmek için soğuk havalarda yalnızca rasyon enerjisini artıracaktır. Bu strateji oldukça maliyetlidir, ancak kesinlikle FCR değerlerinin artmasından daha az maliyetli olacaktır. Teorik olarak, ekstra kalori sağlamak, protein ve mineral artışı sağlamadan civcivin ısısını dengeleyecektir.
Daha yüksek enerjili yemin, daha düşük yem alımı nedeniyle daha az su alımına yol açtığı gözlemlenmiştir. Besleme uzmanları, soğuk havalarda yem enerji seviyelerini yükseltmenin düşük performansı azaltmadığını belirtmektedirler. Bu değişikliği yapmadan önce birkaç sürüde yem enerjisi ayarlamalarını değerlendirmek güvenli bir yaklaşım olacaktır.
Entegre bir yaklaşım
Dışkı nemini azaltan yeme veya içme suyuna katılan yem katkı maddeleri bulunmaktadır. Bunlar arasında bentonit, zerdeçal, yucca özleri ve betain bulunmaktadır.. Bunları göz ardı etmemek gerekir, ancak yem katkı maddelerinin maliyetini hesaplamadan önce kümes managementi ve temel besleme yoluyla kümes ortamı kontrol edilmeye çalışılmalıdır. Besleme uzmanının bu ürünlerden bazılarını denemesi gereken zamanlar da olacaktır. Soğuk hava performansını sürdürmek zor olabilir, ancak işletme yöneticisi, çiftçi, veteriner hekim ve besleme uzmanının en iyi seçenekleri değerlendirip tartışarak zaman harcayarak entegre bir yaklaşımla durumu değerlendirmesi en efektif seçenek olacaktır.
Keyifli okumalar dileriz.
Kaynak: Poultry World
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.